1 Ağu 2025 09:57

Selman-ı Farisi; İran ile İslam arasında bir köprü

Selman-ı Farisi; İran ile İslam arasında bir köprü

Hz. Muhammed (s.a.v) döneminde İran'dan İslam'a geçen ilk kişi olan Selman-ı Farisi, bir yandan Hz. Peygamber'in (s.a.v) misyonuna inanmada öncü olmuş, diğer yandan İran medeniyeti ile İslam medeniyeti arasında bağ kurmuştur.

Selman-ı Farisi, İslam tarihinde iz bırakan en büyük ve etkili sahabelerden biridir. Hayatı, sadece yaşadığı dönemi değil, yüzyıllar boyunca nice insanı etkilemiş; zaman ve coğrafya sınırlarını aşan bir ilham kaynağı olmuştur. Tarihte asıl adı “Ruzbeh” olarak geçen Selman, İran’ın İsfahan veya Ramhürmüz civarında, dünyaya geldi. Daha çocuk yaşlarda içindeki bitmeyen hakikat arayışı, onu içinde doğduğu dini ve toplumun ötesine taşımış; uzun ve meşakkatli bir arayışa sürüklemiştir.

Rivayetlere göre Selman, gençliğinde babasının gözetiminde ateşgedede (ateş tapınağında) hizmet ediyor ve kutsal ateşi koruyordu. Fakat bir gün Hristiyan rahiplerin sözleri kalbinde bir kıvılcım yaktı. Bu merak ve şüphe, onu her şeyi geride bırakıp Şam’a, Hristiyan ilim ve ruhaniyet merkezine gitmeye itti.

Yıllar boyunca Şam, Musul ve Nusaybin’de çeşitli keşişlerin yanında kaldı, öğrendi, düşündü. Her defasında, hocalarından duyduğu “yakında Arabistan’da çıkacak olan son peygamber” müjdesine kulak verdi. Sonunda Romalıların topraklarındaki Amuriye’ye kadar ulaştı ve orada da yeni bilgiler edindi.

Bir süre sonra, hocalarından birinin işaretiyle Suudi Arabistan’a gitmeye karar verdi. Ancak yolculuk sırasında hain tüccarlar tarafından köle olarak satıldı. Bu zor yolculuğun sonunda Medine’de bir Yahudi’nin kölesi oldu ve hurma bahçelerinde çalışmaya başladı.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde, Selman beklediği alametleri tek tek gördü: peygamberin sırtındaki nübüvvet mührü, sadakayı kabul etmemesi ama hediyeyi kabul etmesi gibi işaretler. Nihayet iman ederek Müslüman oldu ve Peygamber, onun hakkında “Selman bizdendir, Ehl-i Beyt’tendir” buyurdu. Bu, Selman’ın Hz. Peygamber’in ailesi kadar yakın ve değerli olduğunu ifade eden çok özel bir iltifattı.

Selman-ı Farisi’nin İslam tarihinde en çok bilinen hizmetlerinden biri, Hendek Savaşı’ndaki rolüdür. Medine, büyük bir müşrik ordusunun kuşatması altındayken Selman, memleketi İran’dan bildiği savunma tekniğini önerdi: Şehrin etrafına hendek kazmak. O dönemin Araplarında bilinmeyen bu yöntem, şehri düşman saldırısından korudu ve Müslümanların zaferini sağladı. Bu zekice taktik, Selman’ın tecrübesi ve ileri görüşlülüğünün açık bir göstergesiydi.

Selman yalnızca bir komutan veya asker değildi; aynı zamanda derin bir bilge, tevazu sahibi ve doğruluk timsaliydi. Hz. Peygamber (s.a.v.) onun ilmini, sabrını ve ahlâkını her zaman överdi. Selman, Peygamber’in vefatından sonra da Müslümanlar arasında saygın bir danışman ve örnek şahsiyet olarak yaşamaya devam etti.

Tarihi kaynaklara göre Selman bir süre Medain valiliği yaptı. Hayatının bu döneminde de sade yaşam tarzını bırakmadı; halkın içinde, adaletli ve alçakgönüllü bir yönetici olarak tanındı. Müslüman olsun olmasın, herkes onun dürüstlüğüne ve hakkaniyetine şahitlik ediyordu.

Selman-ı Farisi, İslam kültüründe hakikati arayan, akıllı, sadık ve inançlı bir insanın sembolüdür. Doğduğu topraklardan çıkarak, hiçbir etnik veya dini sınırı tanımadan gerçeği arayan bir insanın hikâyesidir. Selman, bu yönüyle, inanç ve aklın birleşmesinin ve kültürler arasında köprü kurmanın canlı bir örneğidir.

Yüzyıllar boyunca İslam âlimleri ve İranlı düşünürler, Selman’ı İran ile İslam medeniyeti arasında bir köprü olarak gördüler. Onun sayesinde, kadim İran kültürünün hikmet ve ilmi, İslam’ın rahmet ve adaletiyle birleşti ve yeni bir medeniyetin temelleri atıldı.

Bugün işte Selman-ı Farisi’yi anma günüdür. Onu anmak; bir milletin ötesinde, hakikati arayan, adaleti savunan ve insanlığı birleştiren değerleri hatırlamak demektir.

News ID 1929094

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha